05.01.2023

MUSİBETLER CEZA VE LÂNET DEĞİLDİR…

Hz. Peygamber, sonraki sahabiler ve İslam âlimleri bela ve musibetleri inanç açısından ilahi bir ceza ve lanet değil, tamamen doğal bir gelişme ve sünnetullah-adetullah çerçevesinde bir imtihan olarak görmüşlerdir. Kimseyi suçlamadan musibetin üstesinden nasıl gelineceğinin yollarını aramışlardır.

“İnsanın başına bir sıkıntı geldiğinde, gönülden Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah, kendi katından ona bir nimet verdiğinde, önceki yalvarış ve yakarışını unutur da, insanları O'nun yolundan saptırmak için Allah'a ortaklar koşar.” (Zümer,8)

“Denizde başınıza bir tehlike geldiği zaman, ilâh diye taptığınız varlıkların hepsi kaybolur gider. Orada yalnız Allah bulunur ve sadece O'na yalvarıp yakarırsınız. Ne var ki, Allah sizi kurtarıp selâmetle karaya çıkardığı zaman hemen O'ndan yüz çevirirsiniz. İşte insan böylesine nankördür!” (İsra,67)

Günümüzde ölümle yüz yüze gelen inançsızların nasıl dua ettiklerine, nasıl yalvarıp yakardıklarına şahit oluruz. Sıkıntı halleri sona erince de eski hallerine döndüklerini de görürüz. Bu tür davranışları sadece inançsızlar değil ibadetten ve itaatten uzak inançlı insanlarda sergilerler. Bunlar sıkıntılı zamanlarda türbelerin yolunu bile tutarlar. Sıkıntıları geçince eski hallerine dönerler. Bunların inançları parlayıp sönen alev gibidir.

 

Aydın YIĞMAN

Mersin İl Müftüsü