16.12.2019

Tanıtım ve Tarihçe

TARSUS TARİHİ

Tarsus, Doğuda Adana, batıda Mersin, kuzeyde Pozantı, Çamlıyayla, güneyde Akdeniz ile çevrilidir.

Tarsus Halife Ömer devrinde 16 (637) yılında İslâm topraklarına katıldı. Belâzürî, Tarsus’un Ebû Ubeyde b. Cerrâh veya onun kumandanlarından Meysere b. Mesrûk tarafından fethedildiğini kaydeder.

Memlukler, Karamanoğulları, Ramazanoğulları, Dulkadiroğulları, Memluk-Osmanlı ve Osmanlı hakimiyetinde kaldı.

Yavuz Sultan Selim’in, 1516-1517’de Memlûkler üzerine düzenlediği Mercidabık ve Ridaniye seferleri sonucunda Osmanlı egemenliğine girdi.

Çukurova, Suriye ve Mısır’ın fethinden hemen sonra yapılan idarî düzenlemeyle Arap Vilayeti veya Eyalet-i Şam adıyla bir beylerbeylik tesis edilerek Tarsus Sancağı bu eyalete bağlandı.

1571’de Kıbrıs’ın fethinin ardından da Kıbrıs beylerbeyliğine bağlandı.

XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Adana eyalet statüsünü kazandı ve Tarsus Sancağı da bu yeni eyalete bağlandı.

1833’ten 1840’a kadar Mısırlı İbrahim Paşa’nın idaresi altında kaldı.

1840’ta Çukurova bölgesinin tekrar Osmanlı topraklarına katılmasıyla birlikte Tarsus yine Adana’ya bağlandı.

1864’te Osmanlı taşra teşkilatında vilayet sistemine geçiş denemeleri başladı.

1866 yılında Tarsus, Adana Sancağı’na tâbi bir kaza konumuna geriledi.

1888’de Tarsus, Mersin Sancağı’na tâbi bir kaza haline geldi.

17 Aralık 1918’den 20 Ekim 1921’e kadar Fransa’nın işgali altında kalan şehir,

20 Ekim 1921’de Fransızlarla TBMM arasında imzalanan Ankara Anlaşması’yla yeniden Türk hâkimiyetine dâhil edildi.

1852’ye kadar Tarsus’a bağlı birkaç hâneden ibaret olan Mersin, limanı sayesinde hızla gelişerek

1852’de  nahiye,

1864’te kaza ve

1888’de de sancak merkezi

1933’de il merkezi oldu.